Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ne Kadar Sabredebiliyoruz?

Her ne kadar eskisi kadar rövanşta olmasa da radyo dinleyen kesim arasında yer alıyorum.Bugün radyo kanallarını dolaşırken beni çok etkileyen bir konuşmaya rast geldim ve çok etkilendim .Konuşmacı konuşmasına bir hikayeyle başladı . Hikaye şöyleydi;Sultan III. Mehmed zamanında, Rumeli'de Yenice kasabasında mübarek bir zat varmış. İhtiyacı olan ona koşar, sıkıntısı olanın derdini o giderirmiş. Fakat kendisi bir sürü derde mübtela imiş  ama halinden hiç şikayetçi değilmiş. Bir gün dergahın bahçesindeki havuzun kenarında otururken bir talebesi gelerek, başına gelen bir musibetten uzun uzun şikayet etmiş. O zat, o talebesinden bir bardak su, bir miktar tuz ve bir çorba kaşığı getirmesini istemiş. İstedikleri getirilince, bir kaşık tuzu bir bardak suya atıp karıştırır ve talebesine, bunu içmesini söylemiş. Tuzlu sudan bir yudum içen talebe hemen yüzünü buruşturmuş ve "Efendim, su çok tuzlu, içemeyeceğim" demiş. Sonra o zat yine kaşığı tuzla doldurur ve bu sefer havuza atarak

Olur Da Başınıza Gelirse ...

Hangi  Yana Döneceğimi  Bilmiyorum.... Issız bir boşlukta gibi bedenim ne yana dönsem karanlık … sessiz çığlıklar bedenimi sarmış durumda. Düşüncelerimle yalnız bırakılmış bir haldeyim.Kime ne söyleyeceğimi ya da kime ne yapacağımı bilmiyorum .Karamsarlık beni azar azar   kendine çekiyor.Hani böyle bir anda tutmak istediğin bir el ya da dert ortağı arar arar durursun ya , ama böyle biri   çıkmaz karşınıza, işte şuan o durumdayım.Beni bu karanlıktan aydınlığa götürecek şeyler çok aradım bende diğerleri gibi ama anladım ki bu dünya çelişkiler yeri kimin size ne için yardım ettiğini anlayamazsınız ya menfaat ya da bir çıkar ilişkisi yani sizin anlayacağınız yine kendimle baş başayım . Öyle bir zamandayız ki en güvendiğiniz ,sizi çıkarsız sadece siz olarak seven insanların bile öyle olmadığını anlarsınız.Bu duygu sanki sırtınızdan değil de tam kalbinizden göz göre göre bıçaklanmanız   hissi veriyor. “Bu yapmaz” diye düşündünüz insan, “yapar” dediğiniz insandan daha beterini yapıyor.Çünkü

Karanlık mı yoksa Aydınlık mı ...

Sevgi tohumları serpin yüreğinize.Sayısız çiçekler açsın .Daha çok sevgiye yer ayırın yüreğinizde.Daha çok sevin.Sevin ki yüreğinizdekiler her geçen gün daha da yeşersin dünyanıza güneş gibi doğsun.Sizi yeni ufuklara götürecek kapılar açsın.Yeni yeni umutlara yer açılsın.Karşılık beklemeden sevin ki mutluluklar boylu boyunca önünüze serilsin.Umutsuzlukların kırıntıları bile yüreğinizde kalmasın.Üzüntülerle yaşamayı öğrenin ve onları benimseyin .Bu size acıyı en aza indirmenizde büyük yardımcı olacak.Her üzüntüde her sıkıntıda sevgi tohumlarını arttırarak serpin yüreğinize bu acıyı hafifletecek.Ama şunu unutmayın tevekkülü ne yüreğinizde ne de dilinizden eksik etmeyin.Amaçsız yaşamayın bu dünyayı ;çünkü amaçsız bir insan çölde yönünü kaybetmiş insana benzer .Bu da sizin doğru yoldan sapmanıza kapı açar . Sonucu da pek iç açıcı olmaz.Doğrudan yana olan insanlara hayatınızda daha çok yer açın .Sizi uçurum kıyısına götürecek insanlardan uzak  durmaya çalışın ya da onları doğru yola çekebi

Fırsatları Kovalamak mı? Yoksa Geleni değerlendirmek mi ?

İnsanın daima eline fırsatlar geçer önemli olan o fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek.Çünkü biz insanoğlu en iyi fırsatın peşinde koşarken şunu düşünmüyoruz bu gelen fırsatın bizim istediğimiz şeye kapı açıp açmayacağını düşünmeden hareket ediyoruz ve nefsimizi ön planda tutuyoruz.Halbuki nefsimizi raflara kaldırmazsak üzerinden geçen çok olur yani nefsinizin üzerinden başkası geçmeden siz geçin ve rafa koyun.O zaman her şeyin nasılda rayında gittiğini göreceksiniz . Sakın ola bu hayatta gururla yürümeyin mütevazi olun ki sizin karşınıza çıkanlar da öyle olsun.Bazen dersiniz ya bu niye başıma geldi ya da ben de niye yok veya ben niye başaramıyorum size nedenini söyleyeyim mi… gururdan ya da gelen fırsatı kendimizce yorumlamamızdan …kabullenmeyi bilmememizden… her şeyden daha çok isteyip kanaat etmeyi bilmememizden… yani bunu daha çok sıralayabilirim .O yüzden her şeye bakış açınızı genişletin çıkartın şu at gözlüklerini.Size sunulanı değerlendirmeye çalışın ve bunun daha iyisi ge

Biri Alışveriş Merkezi Mi Dedi..

Hiç durduk yere alışveriş merkezi  dolaşma gibi bir tarzım yok sadece ihtiyacım olduğu zaman çıkmayı tercih edenlerdenim.Çünkü insan karmaşası beni boğuyor ama onlar benim besin kaynağım ben onları izlemeden davranışlarını analiz etmeden yazı yazmam çok zorlaşıyor.Beni yazmaya iten onların davranışları hareketleri sözleri… yani sizin anlayacağınız benim temel taşlarım insanlar.. onlar bana ilham veriyor …Her neyse konu değiştirmekte üstüme yok bu arada.Önceleri bu kadar çok alışveriş merkezinin kalabalık olmasına anlam veremiyordum hadi bende bir deneyeyim dedim ve alışveriş merkezinde kalma surem 20 dakika sonra nefes almak için kendimi dışarıya attım.Acayip yoğun parfüm kokusu ve  benim dayanamadığım kokular.Sonra tekrar girdim ve incelemeye başladım yavaş yavaş o kokular gelmemeye başladı çünkü adapte sürecine girdim.İnsanlara baktıkça ya okul üniformalı ya iş çıkışı uğrayanlar ya da çoluk çocuğuyla gelenler.Jeton o an düştü burası onlar için kaçış yeriydi.Para harcayıp rahatlama

Anın Tadını Çıkarın....

Söylenenler söylendi yazılanlar yazıldı geriye kalan ömrün geri kalanı.Şuan dışarısı yağmurlu bense pencere önünde yağan her yağmur damlasını hayranlıkla izliyorum.Aslında en sevdiğim ikinci mevsim kendinle baş başa kalma fırsatın çok oluyor.Ama en zevkli olanı da kitap ve kahve seremonisi … Muhteşem lezzet veriyor ruhuma.Adeta beni benden ediyor bu his.Her yağan yağmur taneleri ruhuma yağıyor gibi.Beni yeniden canlandırıyor.Sonra farkında olmadan kitap okumayı bırakıp kaçışan insanlara gözüm takılıyor.Ve bu duruma istemsiz tebessüm ediyorum çünkü kaçmak onları ıslanmaktan alıkoymayacak ki.Neden bu fırsattan yararlanmıyorlar , o muhteşem yağmurun sesine kulak vermiyorlar.Anın tadını çıkarmayı arka plana bırakmak sonradan pişmanlık getirmiyor mu … Çoğu şeyi  böyle yaparak harcatmıyor muyuz … Hiçbir şeyi zamanında yapmamak bizi yıprattığı için bu kadar karamsarlaşmıyor muyuz… Biliyorum çok fazla sorular sorduğumu fakat gerçekler bundan ibaret değil mi.Küçük mutlulardır büyük mutluluklar

Belki De Bazı Şeyleri Zamana Bırakmalı İnsan....

Satırlar dolusu yazacak cümlelerim,bir ağız dolusu söyleyemediğim kelimeler taşıyorum yüreğimde.Başıma her gelen şey sonrasında bu dünya bana daha ne öğretecek ve devamında  hep, bir daha başıma gelecek şeylere bu kadar şaşırmayacağım diye sonlandırıyorum cümlelerimi.Fakat yaşadıkça ,yaş ilerledikçe daha çok şey gördüm ve hepsine bir öncekiden daha çok şaşırdım.Açıkçası bu beni ürküttü.Hayatım boyunca hep çok şeye sahip olmayı değil az şeye ihtiyaç duymayı istemişimdir.Az insan ,öz insan barındırmaya çalıştım yaşamımda.Her zaman haklının  yanında olmaya çalıştım.Yaşadıklarım beni kocaman insan yaptı .İyi dediğim insanların öyle olmadığını aynı şekilde kötü diye düşündüğüm insanlarında öyle olmadığını gördüm.Ama başıma gelen musibetler bana at gözlüğümün çıkmasında çok yararı oldu .Artık her şeye geniş açıdan bakıyorum.Bu dünyadaki insanlar bana çok şey öğretti.Mesela körü körüne  birine kapılmayı bıraktım.İnsanları dinlemeyi öğrendim ve hiç bir şeye tek taraflı bakmamayı,yargılamadan

Nefretleri Bir Kenara Bırakın...

Hayat nefretlere yer verecek kadar uzun değil sizi kıranlara yol vermenin vakti geldi de geçiyor.Sizi kıranları bir kenara bırakın yoksa devam eden yaşamınız da size yaralar açmaya devam eder .Sizi yıpratır düşüncelerinizi buğulaştırır doğru görmenizi engeller .Yaşamak sizin için daha da zorlaşır.Bazen zor olsa da bazı şeyleri görmezlikten gelmelisiniz biliyorum çok zor, acı da verebilir ama bunu da yapmazsanız çok ağlarsınız şunu da unutmayın sizi ayakta tutan şeylere kendinizi dayayın sizi sevenlerin olduğunu ve her daim yanınızda olacak insanların varlığını bilerek hareket edin. Artık boş insanlarla savaşmayı bırakın kendinizi onların yanında değersizleştirmeyin ki sizin yokluğunuz ona en büyük ceza olsun . Bu dünya gerçekten nefretlerle yaşanacak bir yer değil kendinize zulm etmeyin.Bırakın yaşanan yaşandı sizin kıymetinizi bilemeyen insanlar için üzülmeye,ağlamaya değmez.Ömür uzun deyip de aldanmayın  çünkü her an bu dünyadan göçüp gidebiliriz.O yüzden kırılan taraf olsanız da kı

KAYBETMEK Mİ...

Yine aklım uzaklara daldı gibi vay büyüdüm galiba, yıkık dökük de olsa yaşanmışlıklarımla baş başa kaldım tekrar.Düşüncelerimin diyarında tekrar turluyor vaziyette buluyorum her defasında kendimi.Bazen çıkmaz da bazen de yakında düzelecek diyerek kendimi tekrar avutuyorum.Yaşama bağlayacak nedenleri düşündüğümde tekrar silkeliyorum kendimi.Çünkü ne kadar da zor olsa her zorlukta bir kolaylık vardır düşüncesi  beni gerçekten umutlandırıyor.Sonra diyorum ki zorluk her zaman olur eğer zorluk olmasa kolaylığın kıymeti hiçbir zaman bilinmezdi.Aslında kendinizi zaferlerinizle değil hatalarınızla tanırsınız .İnsanların kaybettikleri büyümelerine yardımcı olur ve tekrar ayağa kalkmalıyım,başarmalıyım dedirten yine  kaybettikleridir.Bu açıdan düşünürsek kaybetmek belki de o kadar da kötü bir şey değildir kim bilebilir...                                  Şükran GÜNGÖR

FRANSA DA PATLAMA...

Aslında yazıp yazmamakta kararsızdım fakat şu an ki  durum konusunda birkaç söyleyeceğim şeyler var.Dünya da yaşanan terör olaylarına körleşen kesimden olmak istemiyorum.Şuan gündemde olan Fransız da yaşanan terör olayı ve sonrasında hayatını kaybeden insanlar.Aslında benim sinirime dokunan bu tür terör olayları Avrupa ya da Amerika da olduğu zaman herkes de ayaklanma,kınama ve lanetlemenin ardı arkası kesilmiyor .Fakat böyle terör saldırıları Müslüman topraklarında olduğu zaman ne bir kınama ne de basında terörü gerçekten lanetleyen bir yazı  nerdeyse yok denecek kadar.Hiç uzak bir tarihe gitmiyorum bundan yaklaşık bir ay önce Türkiye’nin başkentinde büyük bir patlama oldu ve birçok kişi can verdi.Ve Türkiye de saldırı olduğu zaman  Milli İstihbarat Teşkilatını suçlayanlar Fransa da yaşanan  toplam altı saldırıyı" nasıl oluyor  bunu Fransa’nın İstihbaratı bilmiyor mu ?" sorusunu sormaktan çekiniyorlar.Hatta bu terör olaylarını suçlusunu İktidar da olan hükümet  olduğunu dah

Yola Kiminle Devam Etmek İstiyorsunuz..

Sevgiden yoksun insanlar tanıdım kendinden başka kimseyi sevemeyecek kadar yüreksiz insanlar tanıdım ama bunlara rağmen  az da olsa yürekli,haysiyetli  insanlarında bu dünya da olduğunu gördüm.Aslında düşünüyorum da belki de değer verdiğimiz insanlardı bize çoğu zaman bunları yapan.Değer verip koruyup kolladığımız insanlar en çok üzdü.Biz bunları bilmemize rağmen onlara daha çok değer verdik ve bize değer veren insanlara karşı körleştik .Yani biz bize değer verene değer verseydik aslında bu kadar kırılmazdık her şeye.Bu kadar küsmezdik yaşama.Kalpler daha bir huzurlu olurdu .Belki de arkamıza bakmak o kadar da gereksiz bir şey değil hatta şu açıdan bakarsak çokta manidar olur ,yani arkamıza önümüzdekilerin gerçek kimliğini ortaya çıkarmak için ve yola kiminle devam etmek istediğimizi belirlemek için bakmak çok iyi olabilir.Önümüze türlü türlü seçenekler çıkar önemli olan bunları gerçekten aklı selim bir şekilde düşünüp tartıp öyle karar vermek .Bize sunulanı iyi değerlendirmeliyiz.Yok

Mutlu Olmak...

Kimi zaman kendini halsiz,bitkin hissedersin kimi zaman unutulmuş terk edilmiş arayanın bile olmaz, kimi zaman kalp durgunlaşır kendini yalnızlığın ızdıraplı sesizliğine bırakır.Düşünmek hatta hiçbir şey yapmak istemez sadece oturup kendi halinde kalmak ister.Aslında işte o an tevekkül etme vaktidir.Çaresizliğin ve yaratılmış olarak elinden hiç bir şey gelemeyeceğini ve kendinin ne kadar aciz olduğunu göreceğin vakittir.İnsanoğlu çok aciz devamlı bunun farkında olmalı yoksa daha da yaşanılmaz oluyor dünya.Güzel günler yakında diye başlamalı,hayata sımsıkı sarılmalı.Hayatına mutluluk katacak şeylerle donatmalı düşününce bu o kadarda zor değil aslında.Mutluluğu maddiyata dayatmamalı.Gören göz için küçük saksıda yeşeren çiçek bile mutluluk kaynağıdır.Aslında bu hayatta birden fazla sebep var.Çünkü mutlu olmak sizin elinizde.Yani mutlu olmak için siz bir şeyler yapın.Çünkü etraftan mutluluk beklediğimiz için karamsarlaşıyoruz.Sonra hiç bir şeyden lezzet alamıyoruz.Mutlu olmak için o kadar

İSTANBUL...

Resim
METHEDİLEN ŞEHİR İSTANBUL… Peygamber Efendimiz Hadis-i Şeriflerinde; “Konstantiniyye(İstanbul) elbet Feth olunacaktır. Onu Feth eden Kumandan ne güzel Kumandan, Feth eden Asker, ne güzel Askerdir” buyurmuşlardır… İstanbul’u anlatmaya başlamadan önce peygamberimizin fetih müjdesini de  yazmadan geçemeyeceğim şuan İstanbul’un Müslüman toprağının bir parçasının olma nedeni bu hadisi şerife nail olabilmekte yatıyor...Aslında teşekkürlerin en büyüğünü bu şehri bizlere armağan etmiş olan  Fatih Sultan Mehmet Han’adır.”ya İstanbul beni alır ya da ben İstanbul’u “diyerek içinde bir fetih sevdasıyla yola çıkmış ve İstanbul’u almıştır. Her gönülde değişik anlamlar kazanan İstanbul, ne kadar çok anlatılırsa anlatılsın, üzerine türlü yazılar yazılırsa yazılsın asla tükenmeyecek, tüketilmeyecek bir şehir. “Bu İstanbul şehri aşkın has bahçesi olmalı diye düşündü içinden. Burada aşk sıradan bir şey olmaktan çıkıyor, hayatın ta kendisi oluyordu İstanbul ile Aşk Birbirine en ziyade yakışan i

BELKİ DE UZAK DEĞİLDİR...

Herkesin içinde sakladığı bir gizli bahçesi vardır kimseye kapısını açmadığı ve kendisini saklayıp kolladığı.Üzüntüye düştüğü vakit ya da  kendini yalnız hissettiği an  oraya sığınır ve kendini güvence altına alır.sevginin varlığını orada hisseder kimi zaman .Kimseye açamadığı sevgi cümlelerini oraya eki verir ve hasat zamanının gelmesini bekler.Üzüntülerinin kırgınlarının üzerine ölü toprağı döküverir.Çünkü orası ona aittir kimsenin onu orada yıkmayacağını, üzmeyeceğini, kırmayacağını bilir.Kendini özgür hisseder.Kimine göre bu yaptığı doğru olmayabilir fakat onu bu şekilde yaşamaya mahkum eden insanlar onun kıymetini bilmeyenler yüzündendir.Ama bu kişi şunu da bilir bir gün ektiğim sevgi tohumları büyüyüp yeşerecek ve sonunda asıl huzura erişebileceğim düşüncesidir onu hayata bağlayan.Yani ne kadar üzülürsek üzülelim her batan güneşin ardından yeniden doğacak olan güneş tekrar yeryüzünü aydınlatacak  ve er ya da geç her karanlık aydınlığa kavuşacak … sadece sabırlı bekleyiş istediği

HAYALLERLE YENİ BİR BAŞLANGICA YOLCULUK...

Hayalleri sınırlandırmamak gerekir çünkü neyin ne zaman gerçeğe dönüşeceğini ve  zamanın bize ne sunacağını bilemeyiz .Zor anda dahi hayallerle süslemeli yaşamını daha çok renklerle donatmalı ... siyahın arkasına saklamamalı kendini.Sevginin renkleriyle bezemeli hayatını,daha çok sarılmalı hayata zorluklar yorsa da. Pembeyi yeşili ,beyazı ve diğer şahane renklerle şekil verip hayatına kaldığı yerden devam etmeli.Her zaman yorgunluk olur hatta çoğu zaman umutsuzluğa kapılır yürek fakat ne olursa olsun yürekten düşmemeli umut … Hayatında devamlı eksik şeyler olacak isteyip de elde edemediğin şeyler de olacak ama sen elindekini renklendirmeye ve umudu yüreğinde yeşertmeye devam et.Her zaman gülmeyeceksin alıştırmalısın gözlerini ağlamaya çünkü hiç ummadığın an göz pınarlarından akan sular yüzünü ıslatabilir  bu hüzünden de olabilir sevinçten de yani ağlamak dahi mutluluktan da olabilyorsa demek ki hüzününde mutluluğa dönüşeceği vakit gelir sen gönlününü rahat tut.Hayallerle yaşa ve hayal